Koruma Tedbirleri, Hukuka Aykırı Deliller ve Adli Arama
Koruma Tedbirleri, Hukuka Aykırı Deliller ve Adli Arama
1. Giriş
Ceza muhakemesinde maddi gerçeğe ulaşmanın temel araçlarından biri delil elde etme faaliyetleridir. Ancak bu faaliyetler, bireyin temel hak ve özgürlüklerini sınırlayıcı nitelikte olabilir. Bu nedenle delil elde etme araçlarının sıkı kurallara tabi tutulması gerekmektedir. Bu bağlamda koruma tedbirleri; özellikle adli arama, elkoyma, gözaltı, tutuklama gibi işlemlerle kişilerin özgürlük alanına doğrudan müdahale eden mekanizmalardır. Bu yazıda, özellikle adli arama kararlarının hukuka uygunluk denetimi, arama kararı verebilecek merciler, kararın unsurları, gecikmesinde sakınca bulunan haller gibi önemli noktalar ele alınacaktır.
2. Koruma Tedbirlerinin Hukuki Niteliği ve Adli Arama Kavramı
Koruma tedbirleri, ceza muhakemesi sürecinde şüpheli veya sanığın haklarını sınırlayan, ancak yargılamanın sağlıklı ilerlemesi için zorunlu kabul edilen tedbirlerdir. Bu tedbirlerin amacı; delil karartılmasını, şüphelinin kaçmasını veya suçun tekrarlanmasını önlemektir.
Adli arama ise, belirli bir yerde (konut, iş yeri, araç vb.) suç şüphesiyle maddi delil veya şüphelinin bulunup bulunmadığını araştırmak üzere yapılan faaliyetleri kapsar. Arama işlemi, hem Anayasa’nın 20. ve 21. maddeleri hem de CMK’nın 116-119. maddeleri çerçevesinde düzenlenmiştir.
3. Adli Arama Kararı Verilebilmesinin Şartları
Adli arama yapılabilmesi için bazı anayasal ve yasal şartların varlığı gerekir. Bu şartlar şunlardır:
• Hukuki bir şüphenin bulunması (makul şüphe)
• Hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı veya kolluk amiri emri
• Belirli bir yer, kişi veya eşya üzerine odaklılık
• Arama işleminin gerekçelendirilmiş olması
Arama yapılacak yer ve kişi net olarak belirtilmeli, arama emri soyut ve genel nitelikte olmamalıdır. Aksi hâlde yapılan arama hukuka aykırı sayılır.
4. Makul Şüphe ve Yargıtay’ın Güncel İçtihatları
Makul şüphe, koruma tedbirlerinin devreye sokulabilmesi için asgari ölçüde bir bilgi, olgu veya bulgunun varlığıdır. CMK m.116’ya göre, “bir suç işlendiği hususunda makul şüphe varsa” hâkim kararıyla arama yapılabilir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2022/125 E. ve 2023/47 K. sayılı kararında makul şüphenin objektif unsurlara dayanması gerektiği, kişisel kanaat ve tahmine dayanarak arama yapılamayacağı açıkça belirtilmiştir.
Makul şüphenin kaynağı şu olabilir:
• Tanık beyanları
• İhbar ve şikayetler (güvenilirliği sorgulanmalı)
• Fiziksel bulgular (kamera görüntüsü, ses kaydı)
• Teknik takip verileri
5. Adli Arama Kararını Vermeye Yetkili Merciler
Kural olarak arama kararı sulh ceza hâkimi tarafından verilir (CMK m.118). Ancak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde:
• Cumhuriyet savcısı kararıyla
• Savcının ulaşılamadığı durumlarda ise kolluk amiri tarafından da yazılı emirle arama yapılabilir.
Bu hâllerde yapılan aramanın sonucu 24 saat içinde hâkim onayına sunulmalı ve en geç 48 saat içinde hâkimce karar verilmelidir. Aksi takdirde elde edilen deliller hukuka aykırı olur.
6. Adli Arama Kararında Bulunması Gereken Unsurlar
Bir arama kararında bulunması gereken asgari unsurlar şunlardır:
• Aramanın yapılacağı yerin açıkça belirtilmesi
• Aramanın nedeni (suçun ne olduğu)
• Makul şüphenin dayanağı
• Aranacak eşya veya kişinin belirtilmesi
• Tarih ve süre sınırlaması
• Arama işlemini gerçekleştirecek görevli makamın kim olduğu
Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 2020/1784 E. ve 2021/1234 K. sayılı kararında, bu unsurları taşımayan arama kararının “hukuka aykırı delil üretme amacıyla kullanılamayacağı” vurgulanmıştır.
7. Hukuka Aykırı Arama ve Delil Değerlendirmesi
CMK m.206 ve 217’ye göre; hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller yargılamada hiçbir şekilde kullanılamaz. Eğer bir arama:
• Yetkisiz merci tarafından yapılmışsa,
• Makul şüphe olmadan icra edilmişse,
• Arama kararında gerekli unsurlar eksikse,
• Hâkim onayı alınmamışsa,
bu durumda arama sırasında elde edilen tüm bulgular geçersiz sayılır. Buna “hukuka aykırı delil” denir.
AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları da bu yöndedir. Örneğin, AYM 2018/21382 başvuru numaralı kararında, savcının onayı olmadan yapılan aramanın özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle ihlal kararı verilmiştir.
8. Gecikmesinde Sakınca Bulunan Hal Kavramı
Bu kavram, somut olayın gereği olarak hakim kararının beklenmesinin delillerin kaybolmasına veya şüphelinin kaçmasına yol açacağı durumları ifade eder. CMK m.118/2’ye göre:
• Cumhuriyet savcısının yazılı emriyle
• Savcının ulaşılamadığı durumda kolluk amirinin yazılı emriyle arama yapılabilir.
Ancak, her olayda bu şartın varlığı somut gerekçelerle ispat edilmelidir. Soyut ifadelerle “gecikme” gerekçesi sunulamaz.
9. Konut ve İş Yeri Aramaları: Özel Koşullar
Anayasa m.21’e göre konut dokunulmazlığı esastır. Konut veya iş yerlerinde arama yapılabilmesi için:
• Hâkim kararı olmalıdır.
• Gecikmesinde sakınca bulunan hâlde savcının yazılı emri gerekir.
• Arama gündüz yapılmalıdır (CMK m.118).
• Arama tutanağı hazırlanmalı ve kişiye tebliğ edilmelidir.
İşyeri aramaları da konut gibi korunmakta olup, özel mülkiyetin sınırlandırılmasına yönelik işlemlerdir ve hâkim denetimine tabidir.
10. Arama Sırasında Hazır Bulunması Gereken Kişiler
CMK m.119/4 uyarınca, konutta yapılan arama sırasında:
• Konut sahibi ya da bir yakını
• Avukatı (talep etmesi hâlinde)
• Mahalle/köy muhtarı veya ihtiyar heyetinden bir üye
bulundurulmalıdır. Bu kişilerden biri yoksa, arama tutanağının geçerliliği sorgulanabilir. Ayrıca arama tutanağına itiraz şerhi düşülebilir.
11. Hukuka Aykırı Aramanın Sonuçları ve Delil Yasağı
Hukuka aykırı yapılan arama neticesinde elde edilen her türlü bulgu ve veri, delil yasağına tabidir. Bu tür delillerin ceza yargılamasında kullanılması mümkün değildir.
• Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2021/326 E. ve 2022/55 K. sayılı kararında, hukuka aykırı arama ile elde edilen uyuşturucu maddenin delil olarak kabul edilemeyeceği ifade edilmiştir.
• Ayrıca Anayasa m.38/6 ve CMK m.206-217 hükümleri delil yasağının temel dayanaklarıdır.
12. Sonuç ve Değerlendirme
Koruma tedbirleri, birey hak ve özgürlüklerini sınırlayan en önemli ceza muhakemesi kurumlarıdır. Adli arama gibi işlemlerin özellikle hâkim onayına tabi olması, keyfi uygulamaların önüne geçmeyi amaçlar. Ancak uygulamada hâkim kararlarının denetlenmemesi, “gecikmesinde sakınca bulunan hâl” kavramının geniş yorumlanması ve somut gerekçelerden yoksun kararlar, sıklıkla hukuka aykırı aramalara neden olmaktadır.
Bu nedenle avukatlar olarak arama kararlarını dikkatle incelemek, kararın unsurlarını kontrol etmek ve gerektiğinde menfi tespit veya delil dışlama taleplerinde bulunmak büyük önem taşır. Yine Yargıtay’ın içtihatları ve AYM kararları doğrultusunda, müvekkillerin anayasal haklarını korumak için her aşamada itiraz yolları işletilmelidir.