Gizli Alınan Kayıtlar Boşanma Davasında Delil Olarak Kullanılabilir mi?
Gizli Alınan Kayıtlar Boşanma Davasında Delil Olarak Kullanılabilir mi?
Boşanma davaları, tarafların kişisel hayatlarının ve özel ilişkilerinin detaylı biçimde incelendiği, çoğu zaman hukuki olduğu kadar duygusal olarak da yıpratıcı bir süreçtir. Evlilik birliğinin sarsılması, sadakatsizlik, şiddetli geçimsizlik veya ekonomik sorunlar gibi pek çok sebep boşanma davasına konu olabilmektedir. Bu süreçte, iddiaların ispatı çoğu zaman eşlerin birbirine dair özel yazışmalarına, görüntülerine veya ses kayıtlarına dayanır.
Ancak burada kritik bir hukuki sorun ortaya çıkar: İzinsiz şekilde elde edilen ses kaydı, mesaj veya görüntü mahkemede delil olarak kullanılabilir mi? Daha da önemlisi, bu tür kayıtları almak başlı başına bir suç mudur?
Bu makalede, konuyu hem Türk Ceza Kanunu hem Medeni Hukuk çerçevesinde ele alacağız ve Yargıtay kararları ışığında örnekler paylaşacağız.
Hukuka Aykırı Delil Nedir?
Öncelikle, hukuka aykırı delil kavramını tanımlamak gerekir. Hukukumuzda delil serbestisi ilkesi geçerli olmakla birlikte, bu serbestlik mutlak değildir. Türk Medeni Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu, delil elde etmenin sınırlarını çizer.
Bir delilin hukuka aykırı sayılmasının başlıca sebepleri şunlardır:
Kişinin özel hayatının gizliliğinin ihlali
Haberleşme özgürlüğünün ihlali
Konut dokunulmazlığının ihlali
Kişilik haklarına ağır müdahale
Örneğin; bir eşin cep telefonunu karıştırmak ve mesajlarını izinsiz almak, başlı başına özel hayatın gizliliğini ihlal eder. Yine, kişinin haberi olmadan evin içinde veya ortak yaşam alanında ses kaydı almak da ceza kanunu bakımından suç teşkil eder.
İzinsiz Alınan Kayıtların Suç Boyutu
Türk Ceza Kanunu’na göre, bu tür davranışlar çeşitli suç tiplerine girebilir: